Alternatif Eğitim Ağı için arşivimden bu yazı ile merhaba demek istedim.
Yakın zamanda yine okullar açıldı ve 2 Eylül 2014’te yazdığım, 14 Eylül 2015’te girişine bir kaç satır not düştüğüm bu yazı ne yazık ki güncelliğini koruyor…
14 Eylül 2015 (Geçtiğimiz yıl yazdığım bu yazı güncelliğini koruyor. Bugün yazsam sadece şu satırları ekledim:
Devlet tarafından katledilen çocukların sıraları boş kalacak… Arkadaşları o sıralarda “milli tarih, milli coğrafya” kitaplarında yazan yalanları ezberlemeye mecbur bırakılacak, akıllarında aynı soru: “Çocukları küçük kurşunlarla mı vururlar”
Okullar açılacak…
Cizre’de sağ eli bombayla kopan Yusuf nasıl yazacak?)
Okullar açılacak…
Minik bedenler kendi ağırlıklarında sırt çantalarında devletin parasız verdiği kitapların yanında, öğretmenlerin çarşaf çarşaf listelerle verdiği pek pahalı kitapları taşıyacaklar.
Okullar açılacak…
Anne-babaların bir kısmı ilk kez veli statüsüne kavuşacak. Böylece karşılarında pek acıklı tonda müdürler ve müdür yardımcılarından “okulun temel ihtiyaçları”nın devlet tarafından karşılanmadığıyla, neden “bağış” yapmaları gerektiklerine dair uzun uzun mızmızlanmalarını dinlemeye başlayacak.
Okullar açılacak…
Ders kitaplarında bulaşık yıkayan kadın, işe giden baba, illa Allah, illa Atatürk sevgisi, kahraman ırkım… Detone marşlar, rahatlar, hazırollar… Hak dediğinin “hakka tapan milletin” “istiklal”inden ibaret olduğu her pazartesi ve her Cuma dikte edilecek “milli” eğitim dönemi…
Okullar açılacak…
Okul aile birliği, pantolon, etek, tişört, eşofman satacak. Dershaneler “yasadışı” elde ettikleri kişisel bilgilerden pazarlama taarruzuna başlayacak. Mesajlar, telefonlar…
Etütler, kurslar, dershane…. matematik hesaplamaları… “Üstüne biraz daha koysak özel okula mı versek” sorusu geçecek bazı “beyaz yakalı” velilerin aklından.
Okullar açılacak…
Şişman, gözlüklü, yoksul, tembel, haylaz, “şiveli”, “esmer”, “özürlü”… bir yolunu bulup ötekileştirilecek bazı çocuklar. Diğer “veli”ler tahtalara vurup şükredecek, acıklı gözler gezinecek küçücük ve düşük omuzlarında.
Tembihler, böbürlenmeler, dedikodular eşliğinde sabah karşılaşmaları, okul çıkışı merhabalaşmaları.
“bizim okul”, “bizim öğretmen”, “bizim ödev”, “bizim proje”, “bizim sınav” diyen koca koca kadınlar ve adamlar.
Okullar açılacak…
Parıl parıl sorular sormaları, yakaladıkları çelişkilere kikir kikir gülmeleri azarlanacak çocukların. “Aslında çok zeki ama yaramaz” diyerek anne-babalara gaz verip çocuklarının üzerine salmakta ustalaşmış öğretmenler maharetlerini sergileyecek.
Okullar açılacak…
Sınavlar, notlar, testler, projeler… Sınanmak, yarışmak, rekabet ve 40 dakika sessizce oturabilme maharetiyle törpülenecek minik ruhlar.
Okullar açılacak…
ikiler, üçler… Çocuklar pek bir heyecanlı arkadaşlarını görecekler. Onların zaman kavramında 3 ay ne uzun zaman. Tatilde neler yaptıklarını anlatacaklar. Tatilin okulun kapalı olmasından başka bir anlam ifade etmediği imkansızlıkların çocuklarının kafaları karışacak…
Okullar açılacak…
Devlet elinde rehin tutulacak çocuklarımızın aklı. Hastalık ve başarısızlık tehditleriyle temizlik, güvenlik, tahta, kitap, eğitim gereçleri vs. için paralar toplanacak…
Her gelirinden yetmezmiş gibi, her giderinden de vergi ödenen bir ülkede bunu sorgulamayacak “veliler”, öğretmenler, okul yöneticileri yetiştirmek bu sistemin başarı hanesine yazılacak.
Bu okular, bu “milli eğitim”, bu “veli”lik, bu “öğretmen”lik, bu müfredat, bu ticaret, bu tüccarlar, bu yoksulluk, bu ötekileştirme, bu yalnızlık, bu aymazlık, bu bencillik, bu çaresizlik, bir kement gibi sarıp sarmalayacak çocukları, anneleri, babaları ve bazı eğitim emekçilerini. Ama en çok da yarınları…
Yarını bugünden kuracak olanların yüzünü dönmesi gereken bir gerçeklik bu;
Okullar açılacak…
*Bu yazı 2 Eylül 2014’te yazıldı. ve direnisteyiz.org’da yayınlandı.
Güncelleme: 14 Eylül 2015